WYSIWYG Web Builder
Patrimoine International

Ofis Çalışma Alanlarımız

 

  • ULUSAL VE ULUSLAR ARASI GAYRİMENKUL SORUN ÇÖZÜM VE DANIŞMANLIK HİZMETLERİ

 

  • OSMANLI TAPULARI APLİKASYONLARI VE TERCÜMELERİ

 

  • AİLE NÜFUS SOY BAĞI KURMA ( İLLİYET BAĞI KURMA )

 

  • OSMANLI ARŞİV ÇALIŞMALARI

 

  • MİLLİ EMLAK, MALİYE HAZİNESİ, VAKIFLAR, TESİS KADASTROSU ARAZİLERİ SORUN VE ÇÖZÜMLERİ

 

  • KADI SİCİLLERİ ( ŞERİYE SİCİL ) ÇALIŞMALARI

 

  • 2B VE ORMAN ARAZİLERİ SORUN VE ÇÖZÜMLERİ

 

  • KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA SORUN VE ÇÖZÜMLERİ

 

  • KADASTRO ÇALIŞMALARI VE KADASTRO PROBLEMLERİ SORUN ÇÖZÜM VE DANIŞMANLIK HİZMETLERİ

 

 

Gayrimenkul Hukuku

Gayrimenkul Hukuku, taşınmazlara dair işlemleri düzenleyen, hak ve ödevler belirleyen hukuk dalı olup istisnaların en fazla olduğu alanlardan birisidir. Bu özelliği nedeniyle Gayrimenkul Hukukundan doğan işlem ve uyuşmazlıklarda muhakkak uzman desteği almak gerekir. Aksi takdirde telafisi güç hak kayıpları ile baş başa kalmak kuvvetle muhtemeldir. Gayrimenkul Hukuku, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu içerisinde düzenlenmiş olan Eşya Hukukunun oldukça önemli bir kısmını teşkil eder. Taşınmazlara dair tüm işlem ve süreçleri, hak ve borçları ifade eder.

Gayrimenkul Hukukunu daha net anlayabilmek için öncelikle gayrimenkul sözcüğünün manasını bilmek gerekir. Gayrimenkul, en kısa ifade ile taşınmaz manasını ihtiva eder. Gayrimenkul Hukukunun temel ilke ve esasları, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile düzenlenmiş olup bu kanuna ilave olarak Toprak Koruma kanunu ve İmar kanunu gibi pek çok sair yasa ile hüküm altına alınmıştır.



OSMANLI TAPULARININ GEÇERLİLİĞ?

Osmanlı Tapularının günümüzde geçerliliği var mıdır?

Kısaca cevap verecek olursak;

Osmanlı Tapusu ile kullanılagelen bir gayrimenkulün, kadastro çalışmaları sırasında kimin adına tespit edildiği önemlidir. Dedenize ait 1850 tarihli Osmanlı tapusu 1960 yılında yapılan kadastro çalışmalarında (Türkiye Cumhuriyeti Kadastro Kanunlarına göre) kimin adına yazılmıştır? İki ihtimal var ;

-Birinci ihtimal; Türkçe oluşturulan yeni tapu, Osmanlı tapusundaki hak sahibi şahıs adına yazılmış olabilir. Yani Osmanlı devleti zamanında yaşamış dedenizin hakkı korunmuş demektir. Bu durumda yapılması gereken şudur; Osmanlı tapusunun yer olarak hangi gayrimenkule uygulandığını tespit ederek, tapu maliki şahsın yasal mirasçılarını gösterir veraset ilamıyla tapuda intikal yaptırılır.

İkinci ihtimal; Türkçe oluşturulan yeni tapu, üzerindeki fiili işgalci veya hiç tanımadığınız 3. bir şahıs adına yazılmış olabilir. Osmanlı devleti zamanında yaşamış dedenizin tapusu kendisine verilmemiş demektir. Bu durumda ilgisiz adına tapu oluşturulan kimse aleyhine yapılacak bir dizi hukuki işlem vardır.

Dedenize ait Osmanlı tapusunun günümüzde hangi ada parsel ile kayıtlandığını tespit etmek en önem arz etmektedir.Bu işlemler sırasıyla aşağıda izah edilecektir.

1-Osmanlı Tapusu türkçeye çevrilerek ilgili il, ilçe, mahalle, tapu kaydının tarihi, sırası, malik bilgileri, geldi ve gitti cilt numaraları eksiksiz tespit edilecektir.

2-İlgili Tapu Müdürlüğüne gidilerek Osmanlı Tapu Kütüklerinin nerde saklanıldığı hakkında bilgi alınacaktır. Tapu müdürlüğü bünyesinde zabıt kaydı kütüklerinin nerede olduğu araştırılacaktır. Bu ciltler Tapu Kadastro Bölge Müdürlüğünde veya Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünde veya ilgili tapu müdürlüğünde olabilir.

3-İlgili cilt tespit edildikten sonra Osmanlıca okuyabilen uzman bilirkişi marifetiyle dedinize ait tapunun tarih, sıra ve kayıt no bilgileriyle ciltteki sayfası araştırılacaktır.

4-Ciltteki sayfada dedenize ait tapunun bilgilerine ulaştınız ve malik olarak dedeniz görünmekteyse doğru yoldasınız demektir. Bundan sonra yapılması gereken sayfanın sağ tarafına bakarak Osmanlı Tapusunun hangi ada parsele revizyon gördüğünü not almak olacaktır.

5-İlgili ada parsele tapu memurunun yardımıyla Türkçe oluşturulan günümüzdeki tapu kütüklerinden bakarak, kadastro çalışmaları sırasında dedenizin adına oluşturulup oluşturulmadığını öğrenebilirsiniz.

6-Tapu kaydı dedeniz adına oluşturulmuş ise hak sizindir ve dedenizin veraset ilamını ilgili sulh hukuk mahkemesinden alarak tapuda intikal yaptırabilirsiniz.

7-Kadastro çalışmaları sırasında tapu kaydı Dedenizin adına değil fakat tanımadığınız ilgisiz üçüncü bir şahıs adına yazılmış ise aşağıdaki işlemleri yapmalısınız.

Kadastro Uygulaması Sırasında Yapılan Yanlış Tespitler (Başkası Adına Yazılma) ve Zamanında İtiraz Davasının Açılması

3402 sayılı Kadastro Kanunu Madde 12;

”-30 günlük ilan süresi geçtikten sonra, dava açılmayan kadastro tutanaklarına ait sınırlandırma ve tespitler kesinleşir.

-Kadastro müdürü tarafından onaylanarak kesinleşen tutanaklar ile kadastro mahkemesinin kesinleşmiş kararları; kesinleşme tarihleri tescil tarihi olarak gösterilmek suretiyle en geç 3 ay içinde tapu kütüklerine kaydedilir.

-Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.(Ek cümle: 25/2/2009–5841/2 md.) Bu hüküm, iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri dahil, tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır.

-Kadastrosu tamamlanan çalışma alanı içerisinde kalan eski tapu kayıtları, işleme tabi kayıt niteliğini kaybederler. Bu kayıtlara dayanılarak kadastro ve tapu sicil müdürlüklerinde işlem yapılamaz.”

-Dedenize ait Osmanlı tapusu kadastro çalışmalarında farklı şahıslar adına, örneğin gayrimenkulü işgal etmiş kişiler adına yazılmış olabilir.

-Kadastro tespiti ilan edildikten sonra 30 gün içerisinde ilgili kişilerin. kadastro mahkemesine itiraz hakkı vardır.

-30 günlük ilan süresi geçtikten sonra, dava açılmayan kadastro tutanaklarına ait sınırlandırma ve tespitler kesinleşir.

-Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.

İtiraz edilmeyen, Veli adına kesinleşen tapuya karşı kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıl içerisinde Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açmanız gerekmektedir. Aksi halde dedenizin tapusunun hiçbir hukuki kıymeti olmayacaktır.

SONUÇ

Dedenizin binlerce dönüm arazisi olsa bile, kadastro çalışmaları esnasında dedenizin hakkı korunarak onun adına Türkçe tapu oluşturulmalıdır.

Eğer tapu dedeniz adına oluşturulmamış yabancı şahıslar gayrimenkulü gasp etmiş ise; 10 yıl içerisinde Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açarak dedenizin gerçek hak sahibi olduğunu ispat etmelisiniz.

Tam bu noktada, şunu belirtmek gerekiyor, bu 10 yıllık süre geçirilmiş olsa dahi, henüz Yargıtay tarafından bir içtihat oluşturulmamış olsa dahi Tapu İptal ve tescil davası açılabileceği kanaatindeyim.



OSMANLI TAPULARI

A.  Giriş

Bilindiği üzere 1800’lü yıllara ait Osmanlı tapularına, 1960-1985 yıllarında kadastro çalışmaları bittikten sonra başlanan revizyon sürecinde yeni parsel numaraları verilmeye başlanmış olup, gelinen noktada kadastro mevzuatına göre yapılan çalışmalarda Osmanlı tapusu ile kullanılagelen bir gayrimenkulün, kadastro çalışmaları sırasında kimin adına tescil edildiğinin tespiti önem arz etmektedir. Revizyon sonucunda,
Bir aile büyüğü adına tescil edilen ve hala aile büyüğü adına kayıtlı olan bir Osmanlı tapusunun tespit edilmesi durumunda; tapu maliki şahsın yasal mirasçıları, veraset ilamı ile birlikte ilgili tapu müdürlüğüne başvurarak gayrimenkulün kendilerine intikali işlemi yapabilmektedirler.
Bir aile büyüğüne ait Osmanlı tapusunun fiili işgalci veya bilinmeyen 3. bir şahıs adına tescil edildiğinin tespit edilmesi durumunda ise intikal için dava yoluna gidilmesi gereklidir.

İşbu bilgi bülteninde her iki durumda izlenmesi gereken sürece ilişkin açıklamalarımız yer almaktadır.

B.  Tapuların Tespiti

Osmanlı tapusunun hak sahibi şahıs adına tescil edildiği durumlarda, aile büyüğünün hakkı korunmuş olmakla birlikte, intikal işlemlerinin gerçekleştirilebilmesi için;
Öncelikle Osmanlı tapusu Türkçe’ye çevrilerek; taşınmazın bulunduğu ilgili il, ilçe, mahalle bilgileri ile birlikte tapu kaydının tarihi, sırası, malik bilgileri, cilt numaraları tespit edilmektedir.
Akabinde ilgili tapu müdürlüğü aracılığıyla Osmanlı tapu kütüklerinin nerede bulunduğu bilgisi edinilerek, tapu müdürlüğü bünyesindeki zabıt kaydı kütüklerinin nerede olduğu araştırılmaktadır. İşbu ciltler Tapu Kadastro Bölge Müdürlüğü’nde, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’nde veya ilgili tapu müdürlüğünde bulunmaktadır.
İlgili cilt tespit edildikten sonra Osmanlıca diline haiz uzman bilirkişi aracılığıyla aile büyüğüne ait tapunun ciltteki sayfası tespit edilmektedir.
Ciltteki sayfada aile büyüğüne ait tapunun bilgileri mevcut olmakla birlikte malik olarak da aile büyüğü görünmekte ise, Osmanlı tapusunun hangi ada parsele revizyon gördüğüne bakılmaktadır.
İlgili ada parsel, kadastro çalışmaları sırasında aile büyüğü adına tescil edilmiş ise hak sahibi olunmaktadır. İşbu durumda tapu maliki şahsın yasal mirasçıları Sulh Hukuk Mahkemesi’nden veraset ilamı alarak, ilgili tapu müdürlüğünde intikal işlemi yapabilmektedirler.

Kadastro çalışmaları sırasında tapu kaydının fiili işgalci veya bilinmeyen bir üçüncü şahıs adına tescil edilmesi durumunda ise; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nda (“Kanun”)[1] belirtildiği üzere kadastro tespiti ilan edildikten sonra 30 gün içerisinde ilgili kişilerin Kadastro Mahkemesi’ne itiraz hakları bulunmakta olup 30 günlük ilan süresi  bitiminde askıdaki isimler kesinleşmiş olmaktadır.

İtiraz edilmemesi sebebiyle kesinleşen kadastro tespitine karşı, kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıl içerisinde Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açmak gerekmektedir. Kadastro tutanaklarında belirtilen hakların, sınırlandırmaların ve tespitlerin kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçmesi durumunda, artık kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamamakta ve dava açılamamaktadır.

C.  Sonuç Olarak

Görüldüğü gibi; Osmanlı tapusu kadastro çalışmaları esnasında aile büyüğü adına tescil edilmiş ise hak sahibi olunmaktadır. Bu durumda tapu maliki şahsın yasal mirasçıları, Sulh Hukuk Mahkemesi’nden veraset ilamı alarak, ilgili tapu müdürlüğünde intikal işlemi yapabilmektedirler.

Aile büyüğüne ait Osmanlı tapusunun, fiili işgalci veya bilinmeyen 3. bir şahıs adına tescilinin tespit edilmesi ve kadastro tespitinin kesinleşmesi durumunda ise, 10 yıl içerisinde Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açarak aile büyüğünün gerçek hak sahibi olduğunu ispat etmek gerekmektedir.



OSMANLI TAPULARININ GEÇERLİLİĞİ

Osmanlı Tapularının günümüzde geçerliliği var mıdır?

Kısaca cevap verecek olursak;

Osmanlı Tapusu ile kullanılagelen bir gayrimenkulün, kadastro çalışmaları sırasında kimin adına tespit edildiği önemlidir. Dedenize ait 1850 tarihli Osmanlı tapusu 1960 yılında yapılan kadastro çalışmalarında (Türkiye Cumhuriyeti Kadastro Kanunlarına göre) kimin adına yazılmıştır? İki ihtimal var ;

-Birinci ihtimal; Türkçe oluşturulan yeni tapu, Osmanlı tapusundaki hak sahibi şahıs adına yazılmış olabilir. Yani Osmanlı devleti zamanında yaşamış dedenizin hakkı korunmuş demektir. Bu durumda yapılması gereken şudur; Osmanlı tapusunun yer olarak hangi gayrimenkule uygulandığını tespit ederek, tapu maliki şahsın yasal mirasçılarını gösterir veraset ilamıyla tapuda intikal yaptırılır.

İkinci ihtimal; Türkçe oluşturulan yeni tapu, üzerindeki fiili işgalci veya hiç tanımadığınız 3. bir şahıs adına yazılmış olabilir. Osmanlı devleti zamanında yaşamış dedenizin tapusu kendisine verilmemiş demektir. Bu durumda ilgisiz adına tapu oluşturulan kimse aleyhine yapılacak bir dizi hukuki işlem vardır.

Dedenize ait Osmanlı tapusunun günümüzde hangi ada parsel ile kayıtlandığını tespit etmek en önem arz etmektedir.Bu işlemler sırasıyla aşağıda izah edilecektir.

1-Osmanlı Tapusu türkçeye çevrilerek ilgili il, ilçe, mahalle, tapu kaydının tarihi, sırası, malik bilgileri, geldi ve gitti cilt numaraları eksiksiz tespit edilecektir.

2-İlgili Tapu Müdürlüğüne gidilerek Osmanlı Tapu Kütüklerinin nerde saklanıldığı hakkında bilgi alınacaktır. Tapu müdürlüğü bünyesinde zabıt kaydı kütüklerinin nerede olduğu araştırılacaktır. Bu ciltler Tapu Kadastro Bölge Müdürlüğünde veya Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünde veya ilgili tapu müdürlüğünde olabilir.

3-İlgili cilt tespit edildikten sonra Osmanlıca okuyabilen uzman bilirkişi marifetiyle dedinize ait tapunun tarih, sıra ve kayıt no bilgileriyle ciltteki sayfası araştırılacaktır.

4-Ciltteki sayfada dedenize ait tapunun bilgilerine ulaştınız ve malik olarak dedeniz görünmekteyse doğru yoldasınız demektir. Bundan sonra yapılması gereken sayfanın sağ tarafına bakarak Osmanlı Tapusunun hangi ada parsele revizyon gördüğünü not almak olacaktır.

5-İlgili ada parsele tapu memurunun yardımıyla Türkçe oluşturulan günümüzdeki tapu kütüklerinden bakarak, kadastro çalışmaları sırasında dedenizin adına oluşturulup oluşturulmadığını öğrenebilirsiniz.

6-Tapu kaydı dedeniz adına oluşturulmuş ise hak sizindir ve dedenizin veraset ilamını ilgili sulh hukuk mahkemesinden alarak tapuda intikal yaptırabilirsiniz.

7-Kadastro çalışmaları sırasında tapu kaydı Dedenizin adına değil fakat tanımadığınız ilgisiz üçüncü bir şahıs adına yazılmış ise aşağıdaki işlemleri yapmalısınız.

Kadastro Uygulaması Sırasında Yapılan Yanlış Tespitler (Başkası Adına Yazılma) ve Zamanında İtiraz Davasının Açılması

3402 sayılı Kadastro Kanunu Madde 12;

”-30 günlük ilan süresi geçtikten sonra, dava açılmayan kadastro tutanaklarına ait sınırlandırma ve tespitler kesinleşir.

-Kadastro müdürü tarafından onaylanarak kesinleşen tutanaklar ile kadastro mahkemesinin kesinleşmiş kararları; kesinleşme tarihleri tescil tarihi olarak gösterilmek suretiyle en geç 3 ay içinde tapu kütüklerine kaydedilir.

-Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.(Ek cümle: 25/2/2009–5841/2 md.) Bu hüküm, iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri dahil, tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır.

-Kadastrosu tamamlanan çalışma alanı içerisinde kalan eski tapu kayıtları, işleme tabi kayıt niteliğini kaybederler. Bu kayıtlara dayanılarak kadastro ve tapu sicil müdürlüklerinde işlem yapılamaz.”

-Dedenize ait Osmanlı tapusu kadastro çalışmalarında farklı şahıslar adına, örneğin gayrimenkulü işgal etmiş kişiler adına yazılmış olabilir.

-Kadastro tespiti ilan edildikten sonra 30 gün içerisinde ilgili kişilerin. kadastro mahkemesine itiraz hakkı vardır.

-30 günlük ilan süresi geçtikten sonra, dava açılmayan kadastro tutanaklarına ait sınırlandırma ve tespitler kesinleşir.

-Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.

İtiraz edilmeyen, Veli adına kesinleşen tapuya karşı kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıl içerisinde Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açmanız gerekmektedir. Aksi halde dedenizin tapusunun hiçbir hukuki kıymeti olmayacaktır.

SONUÇ

Dedenizin binlerce dönüm arazisi olsa bile, kadastro çalışmaları esnasında dedenizin hakkı korunarak onun adına Türkçe tapu oluşturulmalıdır.

Eğer tapu dedeniz adına oluşturulmamış yabancı şahıslar gayrimenkulü gasp etmiş ise; 10 yıl içerisinde Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açarak dedenizin gerçek hak sahibi olduğunu ispat etmelisiniz.

Tam bu noktada, şunu belirtmek gerekiyor, bu 10 yıllık süre geçirilmiş olsa dahi, henüz Yargıtay tarafından bir içtihat oluşturulmamış olsa dahi Tapu İptal ve tescil davası açılabileceği kanaatindeyim.





Kadastro İşleminin Kesinleşmesi, 10 Yıllık Hak Düşürücü Süre
KADASTRONUN KESİNLEŞMESİ

Kadastro tutanaklarının ilanı ve kesinleşmesi ile ilgili Kadastro Kanunun (KK) 11. ve 12. maddeleri şöyledir.
KK’nun 11. Maddesine göre; “Kadastro müdürü, kadastro tutanaklarına göre yapılan tespitlere dayanarak, askı cetvellerini düzenler; bu cetvelleri ve pafta örneklerini, müdüriyette ve ayrıca muhtarın çalışma yerinde 30 gün süre ile ilan ettirir; itirazı olanların ilan süresi içinde kadastro mahkemesinde dava açabileceklerini belirtir. Bu ilanda kadastro harçları da gösterilir.
Kadastro müdürü bu işlemleri, kadastro ekibinin çalışma alanındaki işini bitirdiği tarihten itibaren en geç üç ay içerisinde yapmak zorundadır.”
KK’nun 12. maddesine göre ise; “30 günlük ilan süresi geçtikten sonra, dava açılmayan kadastro tutanaklarına ait sınırlandırma ve tespitler kesinleşir.
Kadastro müdürü tarafından onaylanarak kesinleşen tutanaklar ile kadastro mahkemesinin kesinleşmiş kararları; kesinleşme tarihleri tescil tarihi olarak gösterilmek suretiyle en geç 3 ay içinde tapu kütüklerine kaydedilir.
Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.”
Bu hükme göre kadastro çalışmaları sonucunda oluşan kadastro tutanaklarına 30 gün içinde dava açılmazsa, kadastro müdürünün onayıyla birlikte bu tutanaklar kesinleşir. Kesinleşen tutanaklar en geç 3 ay içinde tapu kütüğüne kaydedilir. Tutanaklar kesinleştikten sonra gerçek hak sahibi olduğunu iddia edenler yapılan tescilin hukuka aykırı olduğu gerekçesi ile tapu sicilinin düzeltilmesi davası açabilirler. Ancak KK’nun 12. maddesine göre bu dava hak düşürücü süreye tabidir. Bu hükme göre;  tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.
Bu 10 yıllık süre hak düşürücü süredir. Hâkimtarafında re’sen dikkate alınması gerekmektedir. Hak düşürücü süre olduğu için kesilmesi ve durması da söz konusu olmaz.

​Bu konudaki Yargıtay kararları şöyledir: “3402 Sayılı Kanun'un 12/3. maddesinde kadastro öncesi hukuki sebeplere dayalı olarak hak iddialarının kadastro tutanaklarının kesinleşme tarihinin üzerinden 10 yıl geçtikten sonra ileri sürülemeyeceği belirtilmiştir.
Yine, Kadastro Yasalarındaki hak düşürücü sürelerin kabulünden amaç kamu düzenini korumaktır. Hak düşürücü süre ile mülkiyet hakkı değil hak arama özgürlüğü belli bir süre ile sınırlandırılmıştır. Bu sürelerin doğrudan doğruya kamu düzenini ilgilendirmeleri sebebiyle davanın hangi aşamasında olursa olsun mahkemece kendiliğinden gözetilmeleri gerekir.
Somut olayda, dava 21/05/2001 tarihinde açılmış, davacılar 1970 tarihli mirastan feragat sözleşmesine dayanmış, taşınmazların kadastro tespiti 1979 tarihinde yapılmış, tespitler 07/07/1982 ile 31/03/1980 tarihlerinde kesinleşmiştir. Tüm bu açıklamalara göre davacı tarafın iddiası; kadastro tespit tarihinden önceki hukuki sebebe dayalıdır.
O halde, yukarda yapılan açıklamalar ve kanun maddesi uyarınca, kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 10 yıllık hak düşürücü süre geçirildiğinden,hakdüşürücü süre davanın her aşamasından gözetilebileceğinden ve kamu düzeninden olmasından dolayı önceki bozmanın taraflar açısından kazanılmış hak doğurmayacağı da gözetilerek davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabul kararı verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.”
“Mahkemece, davanın tespitten önceki sebeplere dayalı olarak açıldığı ve davacıların da miras yoluyla gelen haklarının bulunduğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Ne var ki, 3402 Sayılı Kanun'un 12/3. maddesinde yer alan düzenlemeye göre bu nitelikteki davalar kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık süre içinde açılabilir. Somut olayda; 11 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 1987 yılında, 12 parsel sayılı taşınmazın ise 1984 yılında kesinleştiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Eldeki dava ise 25.11.2013 tarihinde açılmış olup, buna göre dava tarihi itibari ile yasada öngörülen 10 yıllık sürenin dolduğu kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, davanın hak düşürücü süre sebebiyle reddine karar verilmesi gerekirken bu yön göz ardı edilerek esasa girilip yazılı gerekçeler ile davanın kabulüne karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi kabule göre de iptal edilen ve tescile karar verilen paylar ile, lehine tescil kararı verilenler gösterilmeyerek infazı kabil olmayacak şekilde hüküm kurulması da isabetsiz,”
​Tapu siciline güven ilkesinin (TMK m. 1023) veya olağan zamanaşımı (TMK m. 712) ile üçüncü kişilerin korunduğu hallerde de dava açılması da mümkün değildir.Başka bir ifade ile 10 yıllık süre içinde, yolsuz tescil yapılan taşınmazlar, bu kayda güvenerek iyiniyetle ayni hak kazananların kazanımı korunur.
ADRES
Zümrütevler Mah. Seher Sok. Ümitbey Apt.
No:16 Kat:7 D:44
Maltepe / İstanbul

İletişim
Email: info@patrimoineinternational.com
Tel: 0532 355 37 25
       0216 771 62 74
© 2022 Tüm Hakları Saklıdır.  Patrimoine International